Cumhurbaşkanlığı Basın Açıklaması
Cumhurbaşkanlığı Basın Açıklaması
07.03.2022 16:04
Rusya-Ukrayna krizini istismar ederek, kendilerinin 1963 yılında ortaklık Kıbrıs Cumhuriyetini işgallerini örtbas etmek maksadıyla Kıbrıs’ta da “yasadışı işgal” bulunduğunu iddia eden Rum Lider Anastasiades’in bu yaptığı benzetme, Kıbrıs Rum Liderliğinin Yunanistan’la işbirliği içinde 1963’ten bu yana Ada’da işlediği suçlara bir kez daha dikkat çekmemizi gerekli kılmıştır.
1960 Kıbrıs Cumhuriyeti iki halkın eşit egemen iradesini kullanarak kurduğu bir ortaklık devletiydi. Bu ortaklık devleti Rum ortağın şiddet kullanarak devleti işgali sonucu yıkılmış, mevcut yapı bir Kıbrıs Rum devletine dönüşmüştür. Simdiki haliyle Kıbrıs sorunu bu işgalle başlamış, Yunan Cuntası’nın 1974’te Ada’daki işbirlikçileriyle yaptığı darbe sonucu söz konusu işgal yeni ve daha kapsamlı bir boyut kazanmıştır.
On yıllardır hegemonyacı Kıbrıs Rum liderlerinin Ada’nın tek sahibi olma ve Adayı Yunanistan’a bağlama arzu ve teşebbüsleri, Megali İdea hayalinin doğuşundan beri devam etmektedir. 1963 saldırıları ve bunu müteakip 11 yıl devam eden Kıbrıslı Türkleri topyekûn ortadan kaldırmaya yönelik kanlı eylemler bunun en açık kanıtlarıdır. Yunanistan ve Kıbrıs Rum tarafı bununla da kalmamış, Yunanistan’da gerçekleştirilen askeri darbenin bir uzantısı olarak 15 Temmuz 1974’de tüm uluslararası anlaşmaları ve parçası oldukları uluslararası hukuku ayaklar altına alarak, Kıbrıs adasında bir darbe gerçekleştirmiş ve ‘Kıbrıs Helen Cumhuriyeti’ni’ ilan ederek Ada’yı Yunanistan’la birleşme, yani Enosis’i ilan etme noktasına getirmiştir.
Rum lider Anastasiades, Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesini, uluslararası antlaşmalardan doğan hak ve sorumluluklarını kullanarak hem Kıbrıslı Türklerin hem de Kıbrıslı Rumların can ve güvenliğini sağlayan ve böylelikle Kıbrıs adasında barış ve huzur ortamı yaratan Türk ordusuna ve Türkiye Cumhuriyeti’ne dil uzatmak için kullanmaya kalkmasını şiddetle kınıyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti, Mutlu Barış Harekatını gerçekleştirmemiş olsaydı, durum bugün yakın coğrafyamızda yaşananlardan çok daha vahim olacak ve Kıbrıs soykırım ve zülüm ile anılan bir ada olarak hafızalara kazınacaktı.
Kıbrıs’ta devam eden yasadışı işgal, Kıbrıslı Türklerin eşit haklarının tanındığı uluslararası antlaşmalara aykırı olarak, 1963’ten itibaren Kıbrıs Rum tarafının ortaklık Cumhuriyeti’ni tek başına ele geçirmesinden ibarettir. Bu durum Kıbrıslı Türkleri her alandan izole etmeye yönelik politika ve uygulamalarla birlikte halen devam etmektedir.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin adadaki mevcudiyeti barış ve huzurun teminatıdır. Kıbrıs Türk Halkı bugün huzur içerisinde yaşamına devam edebiliyorsa ve 1974’den beri Kıbrıs adasında kan akmamışsa, bunu sağlayan ve önleyen tek güç Türk Silahlı Kuvvetleridir.
Rusya-Ukrayna krizine hassasiyet belirten, tepki gösteren ve kınayan ilgili taraflara çağrımız, uluslararası hukukun 59 yıldır ayaklar altına alındığı ve Kıbrıslı Türklerin en temel insan haklarından dahi yoksun yaşamaya mahkum edildiği Kıbrıs’taki duruma artık sessiz kalmamalarıdır.
kaynak:https://kktcb.org/tr/cumhurbaskanligi-basin-aciklamasi-9504
Cumhurbaşkanlığı Basın Açıklaması https://t.co/15ia3SLX0A pic.twitter.com/8v05OXBcVW
— KKTC Cumhurbaşkanlığı (@KKTCCB) March 7, 2022